Güncelleme: 10-04-2021 00:02:00   09-04-2021 23:58:00

Dindar Ailelerin Dinsiz Çocukları.

Dindar Ailelerin Dinsiz Çocukları.

Çok şey yazıldı çok şey söylendi fakat çözüm hala bulunamadı. Sebep; Eğitim sistemi mi, değişen aile yapısı veya kültümüz mü henüz bilinmiyor. Müsadeniz olursa konuyu sebep ve sonuç ilişkileri bakımından irdeleyip, devamında çözüm olacak şeyler söyleyelim. Çünkü; çözüm için çok geç kalıyoruz.

ÇOCUKLAR:

Masum ve bir o kadar da tatlı varlıklar. Onlar ebeveynlerinin aynasıdır. Her çocuk kendi ailesinin fiziksel ve ruhsal izleri (özellikleri) ile hayat sahnesinde rol alır. Tertemiz fıtrat üzerine dünya ya gelen çocuklar sıfırdan yazılacak birer kitap gibidirler adeta. Her aile kendi, değerlerini, kültürünü, inancını, duygularını yazar o kitaba. Her kitabı bir çocuk düşünürsek yazdıklarımızı bir gün okuyacağımızı da bilmeliyiz. İslam fıtratı üzerine doğan çocukları yaratan ve onları en iyi tanıyan Allah, çocukları Kur-an’da şöyle tanımlar;

“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah'ın yanındadır.

Teğabun suresi 15. Ayet.

Peygamber efendimiz S.A.V ise şöyle demiştir: “Her doğan çocuk, İslâm fıtratı üzere (temiz ve günahsız olarak, tevhîde meyilli bir sekilde) doğar. Daha sonra anne babası onu (inançlarına göre) ya hristiyan, ya yahudî ya da mecûsî... yapar.” (Buhârî, Cenâiz, 92)

Bu merkezlerden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğuyorsa, daha sonra o çocuğu bozan bizleriz.

Peki çocuklarımızı nasıl bozuyoruz?

Geçmişte zorlu bir yaşam alanında olan müslümanlar; artık refaha ve rahata kavuştu, dolayısyla dünya hayatına biraz daha fazla daldılar. Dünya hayatına aşık olan müslümanlar kendilerini kontrol etmekte zorlandıkları için dinin sadece ibadetler kısmını yaparak kendilerini oylamaya çalıştılar. Dini; namaz, oruç, zekat ve hac dan ibaret gören, dini şekilcilik üzerinden yaşayan müslümanlar Allah’a karşı olan samimiyetlerini kaybettiler. Kaybolan samimiyetle beraber güzel ahlakta yok olmaya mahkum oldu. Güzel ahlaklı bir Peygamber ümmeti düşünün “güzel ahlaktan yoksun”.. Çok acı değil mi? Oysa ki o güzeller güzeli ahirette ümmetinin çokluğu ile övüneceğini söylemişti. Nerede Peygamberimizin bahsettiği o ümmet?

Nerede; çocuklarını, torunlarını sevgi, şevkat ve güzel ahlak üzerine yetiştiren o güzel Nebi’nin bahsettiği ümmet?

Nerede; Sadece kendi çocuklarının değil, tüm insanlığın yetim kalmış çocuklarının babası Hz. Muhammed Mustafa’nın S.A.V ümmeti.

Nerede; söyler misiniz? Cennet ayaklarının altına verilmiş o anneler?

Nerede; Evladını Allah yolunda kurban eden İbrahim Aleyhisselamın çocukları?

ÜMMET NEREDE?

Yoklar.. çoktan dünya hayatının oyun ve eğlencesinde kaybolmuşlar…Çocukları ise mutsuz, sorunlu, inançsız, kaygılı, pisikolojik sorunlar içinde kaybolmuşlar.

İsim vermeden bir kaç çocuğun sosyal medya mesajlarını yayınlayacağım. Yazıları olduğu gibi aldım noktlama işaretleri hatalı ve anlam düşüklüğü olabilir, affınıza sığınıyorum.

Müslüman olmayı bırakalı 3 yıl oldu, 2 yıldır ise agnostisizm görüşünü doğru buluyorum. Bu yıl bir şekilde söyledim. inanılmaz bir sabır gerektiriyor bundan sonraki süreç. söyle kurtul olayı değil yani.
Ailenin seni kabullenmesi süreci ki (kabullenmeye de bilirler) , sürekli dine getirmek için muhabbetler, kendi inançlarına göre acımalar, üzülmeler, kötü şeyler olabileceği ile ilgili tehtidler...
kesinlikle kızıyor değilim. onların kızıyım ve onlar da kendi bakış açısında benim için üzülüyorlar, ama ciddi bir sabır istediği bir gerçek. dinliyorum sorular soruyorum anlamaya çalışıyorum ama ben başka bir açık buldukça onlar da daralıyorlar. Bir paradoks halinde ilerleyip gidiyor.

 -Ben aileme açıklamayı düşünmüyorum. Açıklamayı tavsiye de etmem kimseye. çok dediler namaz kıl cumaya git diye ama yapmıyorum. sonunda sustular. Aileme söylesem sadece bir gün sıkıntı çekmekle kalmam daha kötüye gider. Bir tek kardeşim tahmin ediyor galiba, eleştirilerimden dolayı. ne söyle ne de açıklamaya çalış. anlamazlar, bu yaştan sonra çok zor, hele eğitimsizler ise sakın. kendi kafana göre takıl ve en yakın zamanda evden ayrılmak tavsiyemdir. zira çekilmiyor. tamamen şahsi deneyim.

-Aile aşırı islamcı değilse pek sorun etmezler ama öyleyse geçmiş olsun. Hayata sövdürüler yani çünkü anlamazlar, beyinleri yoktur.
namaz kılan babaya acıyarak bakmak…

 

Gerçek örneklerde de gördüğümüz gibi ne yazıkki yeni nesil çocukların çoğunluğu böyle. Yeni nesil kurtarılmayı bekliyor. İpek hanım haklısınız ama nasıl yapacağız, nasıl kurataracağız çocuklarımızı diyorsunuz biliyorum. Gücümün yettiği kadarıyla sizlere yol ışığı tutmaya çalışacağım.

Çocuk yetiştirmek ilk önce annede başlar ve anne ne yaparsa çocuk onu taklit eder. İslam bu yüzden anneye çok değer verir ve Cenneti annenin ayakları altına serer. Anne sadece bir kişiyi, bir toplumu değil, dünyayı ve ahireti inşaa eder. Annenin ruh hali ne kadar sağlıklı ise çocukların ruh hali de o kadar sağlıklı olur.

Çocuk yemesini, içmesini, oturmasını kalkmasını ilk olarak annesinden görür bu sebeple ilk öğretmeni ve eğitmeni annedir. Çocuk yaratılış itibari ile dünyaya tertemiz geldiği için ilk işlemeyi anne yapar ve bu ilk işleme temel gibidir, sonrakiler tamamen bunun üzerine bina olur. Öyle ise Anne ve baba çocuğa güzel bir örnek ve ahlaklı bir terbiyeci olmalıdır.

Dünyevileşmenin had safhaya ulaştığı günümüzde, aile fertlerine ciddi bir eğitim verilmesi ihtiyacı daha da önem kazanmıştır. İnsana fizik, kimya okurken Allah’ın varlığını görebilen bir şuur verilmelidir. Ayrıca, iman eğitimi ihmal edilmemelidir. “Bir çocuk, küçüklüğünde Kur-an hakikati dersi almazsa, sonra çok zor iman sahibi olabilir. Aynı gayr-i Müslim birisinin İslamiyeti kabul etmesinin zorluğu gibi, çocukların ahirette anne ve babalarından şikayetçi olmamaları için iman eğitimini almaları gerekir. Dini eğitimin ana kaynağı ise peygamber hayatıdır.

Çocuklar önce dini benimsemez, dini anlatan kişiyi benimserler, Bu yüzden anlatan ümmetin yaşayan ümmet olması gerekir. Tıpkı EMİN’lik sıfatı ile tanınan Peygamberimiz gibi.. O yaşayan bir Kur-an dı. Onun çocukları ve çevresindeki herkes, hatta düşmanları bile onun güzel ahlakından dolayı onun sözlerine iman ettiler. O sadece namaz kılmıyor düşenin elinden tutuyor, yetimlerin başını okşayıp baban ben olayım diyordu. Ekmeğini ve evini paylaşıyordu. Kısaca onu anlatmaya ne kalem, ne kelam, ne de zaman yeter. Allah ondan razı olsun..

Sevgili dostalar; Çocuklarımıza kendimizi sevdirmeden dinimizi anlatmaya kalkarsak çocuklarımız kimi severlerse onların dinine iman ederler. Çocuklardaki inkar Din’e karşı değil, onları yetiştiren bireylere karşı. Çünkü zaten İslam fıtratı üzerine doğan çocuk, Allah’ın dinine düşman olamaz. Onlar aslında hatalı ve eksik olan biz ebeveynlere karşı. Çocuklarımızla aramızda güzel (ahlak)sızlık engeli var. Bu engelleri ya kaldıracağız ya da aşacağız Peygamberimize layık ümmet olabilmenin başka yolu yok. Diziler, filmler, eğlenceler, müziklerle kendilerini sevdirenler çocuklarımızı bizlerden çalıyorlar. Hepimiz bu durumlardan muzdaribiz. Çocukların her biri elinde bir telefon veya tablet kendi odalarında, kendi dünyalarında kaybolmuş durumdalar. Çocuklarımıza eğitimi biz değil telefonu ve tableti yönetenler veriyor. Daha sonra soruyoruz bu çocuklar neden böyle yapıyor, neden böyleler.. peki sizce neden? Çünkü: biz değil başkaları eğitiyor, bizden farklı olmaları doğal değil mi?

Eskiden büyük babalar, anaanneler, anneler ve babalar çocuklarla birebir ilgilenirlerdi. Tv, tablet, telefon yoktu muhabbet, anlayış ve samimiyet vardı. Aileler sevginin ve muhabbetin yanında çocuklara hayatlarında yol ışığı olabilecek nasihatler verilerdi. Çocukları dinler, öğütlerle yol gösterirlerdi. Şimdi ise durum çok daha farklı. Muhabbet, samimiyet, öğütler yok. Eğitimini, sevgiyi ve ilgiyi bilinmeyen dünyadan alan psikolojisi, kimliği, kişiliği ve ahlakı bozuk çocuklar var. Tek çözüm; eskisi gibi aile olmak. Anneleri çocukların maddi ihtiyaçları için değil, manevi ihtiyaçları için bekçi yapmak. Tabi tüm bunlar için önce çağımızda ki kadın (anne) sorununu çözmek gerekir.

"İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i cariye (faydası süregelen hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve arkasından dua eden hayırlı bir evlat." (Müslim, Vasiyyet, 14

Kaynak1:uludağ sözlük

Kaynak2:risaleinurajans

 

  YAZARIN DİĞER YAZILARI
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI