Hasan Şirin
  11-01-2023 14:59:00

Yerel ve Bölgesel Radyolar Çıkış Arıyor!

Radyoların yayın hayatlarını devam ettirebilmeleri için ellerindeki en önemli argüman....Reklâmlardır.

 Türkiye’de reklâm pastasının miktarı belirlidir ve reklâm veren kuruluşlar, daha geniş kitlelere ulaşabilmek amacıyla, ulusal nitelikte yayın yapan kuruluşları tercih etmektedir.

  Yerel yayıncılara ancak yerel kesimlere hitap edebilecek ürünlerin reklâmlarını yapabilmektedir.

Ulusal firmaların illerdeki şubelerine ait reklâmları ve tanıtımları da merkezden ulusal medya yolu ile yapması yerel ve bölgesel radyoların reklâm sıkıntılarını artırmaktadır.

 Reklâmın verildiği, yerel düzeydeki reklâm pastasının paylaşımının da bölgelerin yaşam standartları ile doğru orantılı olduğu görülmektedir. Kısıtlı olan yerel reklâm pastasının paylaşımı konusunda özellikle yerel radyoların büyük bir sıkıntısının olduğu görülmektedir. Yerel düzeyde reklâm gelirlerinin sınırlı olması nedeniyle, bölgesel ve yerel yayıncı kuruluşlarda reklâmlar konusunda en yoğun reklâm veren kuruluşların reklamlarının yasalarca yasaklanmış olan sağlık kuruluşları ve tedaviler ile ilaçların reklamının yapılması, herhangi bir programa destekleyici olan kurumların hizmet ve ürünlerinin program içerisinde tanıtılması ve haber bültenleri içerisinde gizli ya da açık reklam yayını yapılması olduğu belirlenmiştir. Yine, yasa tarafından belirlenen, reklam gelirlerinden Üst Kurul paylarının ödenmemesi nedeniyle, çok sayıda yayıncının yayınlarına ara vermek zorunda kaldıkları görülmektedir.


Aynı şekilde, yerel düzeyde kuruluşların yayınlarına ara vermeleri zorunluluğunu doğuran bir diğer husus, yayıncı kuruluşların kendileriyle ilgili her türlü değişikliği Üst Kurul’a süresi içerisinde haber vermemelerinden kaynaklanmaktadır. Yayıncı kuruluşlar el değiştirebilmekte, adres değiştirebilmekte ya da yayın logosunu değiştirebilmekte, ancak bu değişiklikleri yasal süre içerisinde Üst Kurul’a bildirmeyi ihmal etmektedirler. Bu ihmalkârlık neticesinde de kuruluşlar, Üst Kurul’un öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmedikleri için müeyyide uygulamasıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bildirim eksikliğinin bir diğer sakıncası, RTÜK ile ilgili her türlü yazışmanın kendilerine zamanında ulaşamamasıdır. Bu gibi aksaklıklar nedeniyle, bazı yayıncı kuruluşlar soruşturmaya ve yasal takibata uğramak gibi üzücü durumlarla karşılaşabilmektedir. Bir telefon ya da faks numarası değişiminin bildirilmemesi dahi, kuruluşlarla birebir yapılan temasları aksatabilmekte, bunun sakıncalarını göğüslemek de yayıncı kuruluşlara düşmektedir.

 

Yasal düzenlemelere rağmen sıkıntıları aşılamayan en önemli sorun “telif hakları” dır. Telif hakları konusunda birçok yayıncı arkadaşımız savcılıklarda, mahkemelerde mücadele etmektedir. Yayıncıların en önemli sorunu olarak şu an gündemde olan telif hakları özellikle yerel yayıncıların bir an önce çözülmesini istediği sorun olarak durmaktadır. Her şeyden önce radyolar telif hakları ve müzik kültürü oluşturmasında bir çözüm ortağı hükmündedir. Sanatçı-Yapımcı-Dernek-Radyo bir bütünün parçaları hükmündedir. Bu nedenle telif hakkının alt-üst sınırları iyi belirlenmelidir. “Ne koparırsak kazançtır”, “biz alacağımızı alalım; gerisi radyoların sorunudur” mantığı medya dünyasına, meslektaşlığa ve gerçeklere yakışmamaktadır. Yıllardır var olan sanatçı ve müzik eserlerinin radyolar tarafından dinleyici ve hayranlarına aktarılırken söz konusu yayıncı kuruluşlarının emekleri göz ardı edilmemelidir.  Hakkı belirlenebilir ve radyolar aldıkları reklâmlardan düzenli olarak beyanname kapsamında telif hakları öderler. Değilse bu ödeme sanatçıların anlaşmalı olduğu kuruluşların tek taraflı uygulamalarına bırakılmamalıdır. Çünkü hangi sanatçının ne kadar radyoda yayınladığı tespit edilecek bir durum değildir.

  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI